Akıl yaşta değilmiş , baştadır derlerdi,

Ne yaşta ne başta ımış meğer

Oku baban gibi,eşek olma derlerdi ,

Ne  kadar doğruymuş  geçte olsa anladık.

İnsan oğlu ıçin beşerdir şaşar diye boşuna söylememişler.Öyle şeyler  yapmışız, öyle şeyler paylaşmışız ki !.,,

Bazen paylaştıklarımız   öyle güzel olmuş ve paylaşılana  herkes ben de öyle düşünüyorum  evet ben de demiş. Bazen öylesine tenkide uğramışız ki ister istemez ben neden yanlış düşündüm yoksa  fazla mı aşırı  çıkış yaptım hele bir dur bakalım  kendine  gel demişiz.Hani atalarımız dilin kemiği yok demişlerdi ya , ama meğer dilin de  bir kemiği varmış,okudukça  öğreniyoruz. Artık yazaken de  nere de yanlış yapıyorum ,nerede  durmam, nerede susmam gerek diye düşünmeden edemez olduk.Ama bazı öylesine  sorunlarla karşılaşıyoruz ki yazmasan olmuyor susmak bir korkaklık olup ensene yapışıyor. İşte o an birden  haykırıveriyorsunuz,  kendinizi  bir kükremiş aslan gibi görüyorsunuz, hadi ne duruyorsun yaz gitsin diyorsunuz. ..i

Yazımın antentine  Bilmeden  isteyerek  Yapıyordum Şaşırdım  yazdım . Evet sevgili okurlarım , can arkadaşlarım  ben son bir yıldır kendime  sanki bir ceza verdim her  günü  iyi yaşamak her günü en leziz ne bulursam yemeye başladım ,o ne bir baktım  hiç 77  -78 kilo arasında olan ben birden 84 kiloya çıkıverdim .sanki daha  ağır  daha oturaklı bir adam oldum .Ne oluyorum nereye gidiyorum diye  kendime sormaya başladım. E sabah kalkınca bir bardak ılık su içiyor  sonra  en aza 1-2 kilometre yürüyordum  sabah kahvaltımda mutlaka bir rafadan yumurta  ,4 ceviz 4 tatlı kaşığı bal  bir ince dilim beyaz peynir  10-15 adet zeytin iki ince dilim ekmek  2 çay bardağı  2 şekerli çay içiyordum akşam yemeklerimizde ekmek  yine ,iki, dilimdi ve günlük beslenmem iki öğündü. bunu son dört aydır uygulamaya başlamıştım . bu gün  78,5 kilo geliyorum ve  şimdi ekmeği daha da azalmaya  çalışıyorum  ve fırsat buldukça  su içmeyi sürdürüyorum.  Yazımın ilk paragrafında paylaşmaktan  bahsediyordum ya işte bu gün size benim gibi sizin de şaşıracağınız bir  yazıyı  paylaşacağım. Bu makale Sayın  Prof.Sami Ateş beye ait ,buyurun berber okuyalım.;” Osmanlı Devletinin son 200 yılı dahil olmak üzere Türkiye Cumhuriyetinin gıda politikasını Emperyalistler dizayn ettiğinden beri zihinsel olarak sağlam bir gençlik maalesef yetişmiyor. Asıl sorunun kaynağına hiç inmedik, tartışmadık.  Japonya’da çocuklara 7 yaşından itibaren kahvaltı saati en az 2 yumurta yediriyorlar. Ekmek genellikle yok varsa da çok az. Her akşam ise kesinlikle sofrada deniz ürünü yani balık kesin oluyor. Japonya, Güney  Kore ‘de son 50 yılda %140 artmış, çocuklara durmadan ceviz yediriyorlar. Günde en fazla iki öğün yemek yiyorlar tamamen   protein odaklı bir beslenme var. ABD de teknolojik üretimin merkezi  “Siklon  Vadisi’nin” nasıl  beslendikierini anlattılar. Şok  oldum. 1950 lerdeki Alman Devletinin gıda politikasını araştırın .Güney Kore’de Japonya’yı örnek almaya başladı. Bu ülkeler resmen çocuklara  nasıl beslenmesi gerektiğini öğretiyor, dayatıyor. Şeker ekmek (tam buğday ,Kepek  fark etmez) odaklı beslenme  beyin hücrelerini öldürüyor, beyin gelişimini mahvediyor. Marketlerdeki karbonhidratlı paketli ürünler tamamen operasyon aracı olmuş. ABD  halkı da  geri zekalı obezite  olmuş, Çünkü aynı beslenmenin esiri olmuşlar. Sadece beyin göçü ile farkı kapatıyor , ya da  özel olarak seçtikleri bireylerin beslenmesine önem veriyorlar.

Buradan net olarak söylüyorum Türkiye Cumhuriyetinde Milli bir gıda politikası olmadan kalkınma imkansızdır.  Türkiye’de protein bazlı  ürünler pahalı iken  karbonhidratlı  ürünler neden daha ucuz ? En büyük protein bazlı ürün olan kuzu etini Türkiye de kaç kişi yiyebiliyor? Hayvancılık neden bitirildi? Asıl Milli mesele budur ,Beka sorunu budur. Matematik zekası olmayan  kod yazmasını bilmeyen gençliğin olduğu ülke yazılımda ilerleyemez. Yapay zeka  maalesef geliştiremez.

Anne babalara sesleniyorum Çocuklarımızdan  şekerli ürünleri ,ekmeği uzak tutun .Bu ülkeye yazık etmeyin. Şahsen denedim 1 aydır ekmek şeker yemiyorum ,acıkmaya başladım6 Kg verdim .Geçen gün test ettim bir kitapta bir sayfayı 32 saniyede okuyup anlarken şimdi 21 saniyede okuyup anlamaya başladım. Bu tesadüf olamaz .” (prof Sami  Ateş)

İşte ben de  bunu  demek ki isteyerek yapmaya başlamışım siz de  yapın  ve inanyorum  mutlak  neticesini göreceksiniz  hele çocuklarımıza daha da önem verip mutlaka uygulasak diyorum.

Sevgili okurlarım ,can arkadaşlarım bu hafta da  makaleme burada nokta koyuyorum ,hepinize  gönül dolusu en içten sevgilerimi sunuyorum her gününüz aydın yarınlarınız esenlik dolu olsun .kalın sağlıcakla!…